- Anasayfa
- Dosyalar
Dosya// Haziran Medyası
Özlem Savaş, Haziran 2014
Bir yıl önce, Haziran ayında, gündelik hayatın sıradan pratiklerinin politik olandan ayrı tutulamayacağını fark ettik. Gündelik hayat üzerine, onun sıradanlığı içerisinde barındırdığı devrimci potansiyel üzerine düşünmek, hem Gezi direnişini ve onun ortaya cıkardığı dönüştürücü gücü anlayabilmek hem de bu süreçte üretilen ve tüketilen medya kültürünü değerlendirebilmek için elverişli bir zemin. Gezi direnişi, bir yönüyle, gündelik hayatın sıradan, ama asla politik olandan ayrı tutulamayacak, mekanlarına, bedenlerine ve pratiklerine yapılan müdahaleye, yine gündelik hayatın içerisinden verilen bir yanıt olarak düşünülebilir. Direniş süresince ortaklaşa yaratılan o farklı gündelik hayat, beraberinde başka bir hayatın mümkün olduğu umudunu da getirdi. Korkunun, kayıpların ve acının yanısıra. Peki, medya bütün bunların neresinde? Devamı...Haziran medyası adlı bu dosya, özellikle 2013 yılının Haziran ayına odaklanarak, Gezi direnişi süresince üretilen ve tüketilen medyayı tartışıyor. Bu dosyadaki yazıların bir kısmı ilk olarak Medya ve Gündelik Hayat adlı yüksek lisans dersimde yazıldı. Mevzu gündelik hayat olunca, sıradan insanların –bildigimiz anlamda iktidar ve yetki sahibi olmayan, dolayısıyla “zayıf” olarak nitelendirilen insanların- sıradan gündelik hayat pratiklerine önem atfetmek ve bu yolla toplumdaki güç ilişkilerini yeniden düşünmek, bu ders icin farz oldu. Michel de Certeau’nun kavramlarıyla açıklamak gerekirse, gündelik hayatı ve onun içerisindeki medya üretimi ve tüketimini strateji ve taktiklerin carpışma ya da cekişme alanı olarak ele aldık.(1) Stratejiler, bir “yere” sahip olan ve gücünün meşruiyetini buradan alan iktidar sahiplerine ait eylemleri tarif eder. Taktikler ise, “zayıf” olanların iktidarın alanında buldugu çatlaklardan ortaya çıkardığı eylemlerdir; güçlünün araçlarını ve alanlarını yeniden konumlandırma ve kendi menfaatine gore kullanma çabasıdır. Taktik; zamana gore devinir, değişkendir, karmaşıktır, ironiktir, alaycıdır, oyuncudur, kurnazdır. Bu yönüyle, gündelik hayat zaten bir direniş alanıdır.
Bu dosyadaki yazıların ortaklığı burada başlıyor: gündelik hayata ve sıradan insanların seslerini duyurabilmek icin yarattıkları, dönüştürdükleri ve kullandıkları sıradan mecralara yapılan vurgu. Dolayısıyla, buradaki yazılarda tartışılan medya, televizyon, gazete ve internetten ibaret değil; üzerinde durulan mecralar cok ceşitli: sokaklar, parklar, bedenler, sesler, sloganlar, duvarlar, zevkler, renkler... Çünkü, Haziran medyasında en yeni ve beklenmedik olan, belki de, sesini duyurmak isteyenlerin gündelik hayatın kendisini bir mecra olarak kullanabilmesiydi. Buradaki yazısında Anıl İşisağ’ın söylediği gibi, "“her yer Taksim, her yer direnis”ti, ve aynı zamanda her yer medyaydı."
(1) de Certeau, Michel. 1982. The Practice of Everyday Life. Berkeley: University of California Press.
Bu dosyadaki makaleler:
- Anıl İşisağ
- Gezi'de Bir Gün: Bir Mecra olarak Sokaklar ve Geri Kalan Her şey
- Can Kutay
- Gezi direnişine “Bağlanmak”
- Erdogan Şekerci
- “Kendin çek, kendin izlet”: Gezi Sürecindeki Çevrimiçi Haberciliğin Performans Kuramı ile Yorumlanması
- Oğuz Burkay Kuzucu
- Halk Tv’nin Yükselişi
- Oya Acet
- Türkiye'de Yeni Toplumsal Hareketler ve Siyasal Mücadele Aracı Olarak Sosyal Medya: Ötekilerin Postası Örneği
- Esma Akyel
- Gezi Direniş Tarzı: “Arkadaşlar, Kesin Bilgi, Yayalım: Kapıları Aralık Bırakıyoruz”
- Magdalena Sliwinska
- Gezi Protests as Festival of Revolution
- Berfin Karakeçili
- Festival Gibi Direniş
- Ilgın Side Soysal
- “Keep Calm and Carry On” Bir Propaganda Posterinden Pasif Direnişe
- Arzu K. & Ceren K.
- SOUNDACTION: Aydınlanma Başlıyor!